top of page
  • Yazarın fotoğrafıEsma Aydan Dikmen Aksoy

inanmak


her gün aynı saatte aynı yerden geçiyorum. çocukluğumdan kalma bir söz kulağımda çınlıyor her gün. kendime "kalk" diyorum, "git, ara ve bul onu". işte o yüzden kalkıyorum. usulca üstümü giyinip dışarı çıkıyorum. ankara'nın kaldırımlarını severim. birazı kırık, birazı eski ve mutlaka bir yerlerinde bir yenileme çalışması var. ankara'nın sokaklarına benziyor ankara'nın kaldırımları. işte siyah ve tozlu asfalt yolların yanında ankara'nın insanları yürüsün diye onlara benzer ankara kaldırımları... bana bazen küçük sürprizler bile hazırlıyorlar. mesela çok yağmurlu bir günün ertesinde ayağımı bastığım yerden sular karşılıyor beni. kızmıyorum. her gün yürüdüğüm için o yolları nerede ne olduğunu biliyorum. benim yerimde bir başkası olsa, kırılanların üzerine basmazdı sanırım. ben basıyorum. ben kırık kaldırımlara basınca onlar bir bütün oluyor bir kaç saniyeliğine. hem benim için uyanmış ve sürprizler hazırlamışlar. bir başkasının ayağına denk geldiğinde küfredilen o suları seviyorum ben.

her gün aynı saatte demiştim. tren garının üzerinde büyük eski bir saat var. yani oradaki saat kulesinde. işte her gün oraya bakıyorum. içimdeki ses "geç kaldın" derse hızlanıyorum. genellikle susuyor. içinde bir heyecan oluyor. ben onu da anlıyorum. yürüyorum. az ilerde lunaparkın önünden geçiyorum. bazı günlerde önümden lunaparka bakarak dalgınca geçen bir adam yürüyor. insanların yüzlerine bakarak ne düşündüklerini anlamak kolay bir iş değil; fakat ben bu adamın geleceğe dair hayaller kurduğuna inanıyorum. insanlar geleceğe dair güzel hayaller kurduklarında gözlerinde güneşler açıyor. kötü hayallerinde de tahmin edilecek biçimde yağmurlar. o yağmurların suları da benim ayağıma geliyor, garip. lunaparkları severim. orada insanlar neşeli ve heyecanlıdır. kalp seslerini ya da korkan çığlıkları duyarak yaşamın müziğini yapmak da mümkündür üstelik. yürümek ve dinlemek, şu dünyaya geliş amacım olmalı. ben iç sesimi dinler yürürüm, yürürken adımlarımı dinlerim. ha bu arada adımlar da yani adımların sesi de pek çok şey anlatır. arkanızdan gelen yaşlı mı genç mi, acelesi mi var yoksa aşık mı her şeyi anlatır size. lunaparkın önünden geçerken önümden ya da arkamdan hayretler yükselir. birisi "paralarıyla rezil oluyorlar" diye hafifçe kızar ve büyürken, bir başkası çocukluk anılarını canlandırır. ben hepsini duyarım. her gün aynı saatte aynı yerden geçiyorum. bir varış noktam yok. çocukluğumdan kalma bir söz kulağımda çınlıyor her gün. ben küçükken dedem "kim gökkuşağının altından geçerse cinsiyeti değişirmiş" demişti. geçenlerde sordum, ona da küçükken söylemişler. çocukluğumdan beri yanlışlıkla gökkuşağının altından geçmekten korkuyorum. ben şimdi bu korkuyu arıyorum. ben yürüdükçe kaçıyor gökkuşağı. güneşle yağmurun buluşmasını arıyorum. ve renklerini dünyanın. sahip olduğum her şeyi kaybetmekten korkmama rağmen; bulmak için yürüyorum. öylesine.

3 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page