gördüğüm şeyi sen de görüyor musun, dedi. evet, dedim. bulutların arasında bir kaplumbağa var. gülümsedi.oysa, hayır demeliydim. bulutların arasında bir top görüyorsun, kaplumbağa değil demeliydim. o da o zaman o bir kaplumbağa ama en iyi ihtimalle evine girmiş derdi. ben de o zaman daha çok bunalırdım. bu yüzden seninle uzun zamandır aynı şeyleri görmüyoruz demeliydim. ben artık seninle aynı yöne bakmak istemiyorum demeliydim. hatta ve hatta kırıcı olurdu ama ben bulut oyununu sevmiyorum, artık çocuk değilim demeliydim. aslında sen de büyüsen iyi olacak, senin bu hallerine katlanamıyorum demeliydim. ama diyemedim. sadece evet dedim. bulutların arasında bir kaplumbağa var. gördüğüm şeyi sen de görüyor musun, dedim. evet, dedi. bulutların arasında bir kaplumbağa var. gülümsedim. orada bir top vardı. ne kaplumbağası? en iyi ihtimalle evine girmiş bir kaplumbağa vardı; ama bir şey demedim. sadece gülümsedim. oysa gülümsemek yerine, aynı şeye mi bakıyoruz demeliydim. ben gökyüzüne bakıyorum demeliydim. bulut oyununu seviyorum demeliydim. sen artık benimle aynı yöne bakmak istemiyorsun demeliydim. hatta ve hatta kırıcı olurdu ama ben senin sandığın kadar salak değilim, ben çocuk da değilim demeliydim. her şeyin farkında olduğumu görmelisin, senin bu hallerine katlanamıyorum demeliydim. ama diyemedim. sadece gülümsedim.