top of page
  • Yazarın fotoğrafıEsma Aydan Dikmen Aksoy

aegroto


aylar sonra şehrime geleceksin. arabanın arka kapısını açacak, yavaşça ineceksin. başını kaldırıp pencereye bakacaksın. beni göremeyeceksin. gördüğün kapalı perdeler olacak. beyaz perdeler, yeni yıkanmış. kokusunu alamayacaksın tabi ama güzel kokuyor olacaklar. beni göremeyince için burkulacak biraz. neyse, diyeceksin. sonra zili çalacaksın. ağır demir kapı açılacak. ağır adımlarla merdivenleri çıkacaksın. başını eğip beyaz kapının eşiğine bakacaksın. ayakkabılarımı göremeyeceksin. demek ki diyeceksin, burada değil. sonra bir kurt içine düşecek. içine düşüp de sana "ya içerdeyse" diyecek. kalbini de mi kemirecek ne, kalbin hızlanacak. sen de kapıyı hızlı hızlı çalacaksın. ama kapı yavaş açılacak. kapıyı açan da ben olmayacağım. kurt pes diyecek. içeri geçip bir koltuğa oturacaksın. sana sorular soracaklar, cevaplayacaksın. adına sohbet de denmez ya, işte. gözlerini gözlerden kaçırıp duvarlara çarpacaksın. anılar da seni çarpacak tabi. kırılacaksın. saate bakma fırsatın olmayacak, o yüzden ben söyleyeyim içeride bir yarım saat kalacaksın.sonra canını dışarı atacaksın. temiz hava sana iyi gelecek. ama sen, bu şehrin havası beni hasta ediyor diyeceksin. şehir cümlene çok alınacak; ama ses çıkarmayacak. bunun yerine bir köşesinden mavi yanacak mesela. sonra kızıp gri yanacak. sonra sakinleşecek kırmızı olacak. fark etmeyeceksin. ve arabaya bineceksin. bilmediğin şehrimde bilmediğin yollardan geçeceksin. sana anlatacaklar, bak burası hastane, burası da saha. arada bir yerde de benim evimi gösterecekler. bak işte burası da onun evi. başını kaldırıp pencereye bakacaksın. beni göremeyeceksin. gördüğün kapalı perdeler olacak. beyaz perdeler, yeni yıkanmış. kokusunu alamayacaksın tabi ama güzel kokuyor olacaklar. beni göremeyince için burkulacak biraz. bu şehirde tüm perdeler kapalı mı durur, diyeceksin. kimse seni duymayacak. araba tanımadığın bir sokakta duracak. arabanın arka kapısını açacak, yavaşça ineceksin. güzel kokulu bir dükkana gireceksin. kokuların arasında benimki olmayacak, üzüleceksin. gözlerin de kapıda kalacak işin kötüsü. neyse sonra geleceğim de allahtan, fazla beklemeyeceksin. gözlerime bakma fırsatın olmayacak, o yüzden ben söyleyeyim, güçlü görüneceksin. hasta görünmeyeceksin mesela. ellerinin soğuk olduğu ya da içindeki kurdun yeniden iştaha geldiği belli olmayacak. sana sorular soracaklar, cevaplayacaksın. adına sohbet de denmez ya, işte. sen konuşurken ben seni izleyeceğim. sana bizim öykümüzün sonunu anlatacağım. her öykünün bir sonu olduğunu ya da. beni senden başkası duymayacak. sen de ilgilenmiyor gibi görüneceksin. sen gibi görünürken de ben seni izleyeceğim. sen bunu fark edeceksin. ama en ufak bir gülümseme bile olmayacak yüzünde. gözlerini kapıdan da çekmeyeceksin ben böyle söyleyince. sonra ben dışarı çıkacağım. sen de ayağa kalkıp beni uğurlayacaksın. ardımdan canını dışarı atacaksın. sana kal diyecekler, biraz daha kal. yine gelirim diyeceksin; çünkü hep öyle dersin. bekleriz diyecekler, gülümseyeceksin. bir daha şehrime gelmeyeceksin. ağır adımlarla sokağa çıkacaksın. her şey için teşekkürler, diyeceksin. ne demek, diyecekler. arabaya bineceksin. hadi, diyeceksin: hadi gidelim bu şehirden. bu şehrin havası beni hasta ediyor.

4 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page