top of page
  • Yazarın fotoğrafıEsma Aydan Dikmen Aksoy

yeni hayat


-merhaba.

-ah, merhaba.

-bu ne güzel bir tesadüf böyle! ne zamandır aklımdaydın, ben de seni arayacaktım.

-ya, evet... en son ne zaman görüşmüştük? 3 yıl önce, düğünde miydi?

-yok canım, olmamıştır o kadar. sanki birkaç ay anca...

-yok, ben eminim, 3 yıl kadar oldu.

-neyse, neyse. iyi oldu denk geldiğimiz. evcil hayvanın mı var? bunu bilmiyordum.

-evet, bir ay oldu daha yeni sayılır. hem çok severim biliyorsun.

-köpekleri değil mi? cinsi ne köpeğinin?

-kedim var benim, van kırması.

-ha, yanlış hatırladım demek ki. e köpek seven kimdi ya, hani senin bir arkadaşın vardı renkli saçlı, o mu?

-bilmem, olabilir.

-neyse. benim de köpeğim var bir tane. annem de kedi bakıyor. istersen yardımcı olabilirim sana.

-ne konuda?

-bilmem, mama falan mesela. neyle besliyorsun sen kedini?

-hüzünle.

-nasıl yani, anlamadım?

-kendisi benim hüznümü yiyerek büyüyor. günde iki defa, bir sabah bir akşam.

-ah, sen hep böyle şakacıydın evet. ara ara yaş mama da veriyorsun değil mi, hep kuru mama olmaz çünkü. annem mutlaka veriyor mesela.

-tabii, özlemimden veriyorum az az.

-aç mı bırakıyorsun sen hayvanı?

-neden aç bırakayım canım, bende hüzün de özlem de çok. karnı tok sırtı pek.

-neyse... adını ne koydun?

-fayans adı.

-ne saçma! başka bir şey yok muydu?

-neden ki, bir hikayesi bile var.

-doğru, sen öykü falan yazıyordun değil mi?

-evet, yazıyorum hala.

-bir gün ünlü bir yazar olursan bu benim arkadaşımdı derim artık.

-dersin tabii.

-kedin erkek mi dişi mi?

-erkek.

-adından anlaşılmıyor da.

-sorunca söylüyorum. erkek dediğimde erkek olduğu anlaşılıyor.

-ben sormayı unuttum sana, ne almak için gelmiştin buraya? benimkinin maması bitti, onu alacağım. royal caninden başkasını kullanmıyorum, tüyleri falan ipek gibi oldu ona geçtiğimizden beri. öncesinde şu ucuz mamalardan kullanıyordum, maaşa geçince o benim canım dedim. şimdi benden daha iyi besleniyor bile sayılır! ha bu arada avukatım ben, çayyolu'nda bir ofiste çalışıyorum.görmen lazım, mükemmel bir yer. adliyeye biraz uzak ama olsun. araba olunca çok da sorun olmuyor.

-ne güzel. ben oyuncak almaya geldim.

-ha, oyuncak. hani çocuk olsa erkek ya top al falan derdim. hadi bilemedin araba.

-dur tahmin edeyim, mavi araba derdin değil mi?

-evet, evet. gerçi sende feministlik falan da vardı değil mi?

-feministlik, yazarlık, kediseverlik, hı hı evet... ve bunlara ek birkaç lik, lık daha...

-yine de top alabilirsin. dişi kediler de oynar, erkek kediler de. mesela, benim annemin kedisi mırmır dişi, gerçi biz kısırlaştırdık doğuramıyor; ama neyse, o çok sever topla oynamayı. bi de şu küçük fareler var ya hani öten, onlara bayılıyor şapşiriktoş.

-anladım. ben sadece yumuşak bir şeyler arıyorum.

-neden ki? benim oğlumun, yani köpeğimin sert oyuncakları var mesela ısırmalık, onlarla mutlaka oynar. ama her gün bak mutlaka. geçen hafta ben paris'e gittim mesela, tatil yaptım biraz. anneme bıraktım oğlumu. vermemiş oyuncağını o da havlamış, üzülmüş hep. beni görünce nasıl sevindi anlatamam! oyuncağı da verdim tabii, sevindi. canım ya.

-zaten patileri acıyor fayansın, bir oda içinde kalbimin kırıklarıyla oynayıp durmaktan. o yüzden biraz yumuşak şeylerle oynasın istiyorum artık.

-yazarım diyorsun, hah hah hah. iyiymiş bu güzelmiş.

-neyse, burada pek çeşit yok sanırım. mavi araba bile yok baksana.

-ben hep buraya gelirim. aslında çeşitleri çok boldur. annem falan da hep buradan alır her şeyini. ama sen aradığını pek bulamadın galiba... bir sürü de çeşit var ama.

-ya, bulamadım. neyse, ben birkaç yere daha bakayım o zaman.

-istersen bekle, mamayı alıp ben de geleyim seninle. hem bir kahve içeriz hem de hasret gideririz. hem neler oldu neler senle görüşmediğimizde. hani vardı ya benim bir tane erkek arkadaşım. hani bıyıklı falan. onunla ayrıldık biz.

-aa, çok üzüldüm. teklifin için teşekkür ederim; ama biraz acelem var. başka zaman umarım.

-demek acelen var. neyse tamam o zaman. numaran aynı değil mi? en kısa zamanda buluşalım yine. hatta ben bizim kızları da çağırırım ne güzel olur.

-aynı aynı. tabii, haber verirsiniz.

-okey. kendine çok iyi bak, hadi kedine de selam söyle. neydi adı, fasıl mıydı?

-fayans.

-ha pardon, fayans. tamam fayansı da öp benim için.mutlaka telafi edelim bunu tamam mı?

-olur, tamam. hadi görüşürüz.

-görüşürüz.

*

-merhaba, bana kimsenin bilmediği yeni bir numara verir misiniz acaba?

-abla yeni hat mı alcan?

-evet, evet.

-ne vereyim abla? üçü de var bizde.

-beşli bir şeyler.

-abla, 505 var, 555 var, 535 var, 545 var... sen kaç istiyon?

-555 olsun madem.

-çok güzel bi numara var bak, daha hiç açılmadı ikinci el falan değil. sıfır numara. ister misin?

-kaç?

-555 546 50 09. olur mu?

-555 546 50 09. 555 546 50 09. tamam olsun bakalım.

-tamam abla, kontörlü mü faturalı mı?

......

*

-merhaba. mümkünse kimsenin gitmediği bir şehre bu akşam hareket eden bir otobüsten bilet almak istiyorum.

-kimsenin gitmediği... bu akşam... abla bu akşam sadece bartın arabalarımda yer var. istersen bartın'a vereyim bir bilet de sen bartın nere biliyor musun?

-şu amasra falan olan yer değil mi işte? deniz, orman falan?

-heh abla, aynen. zonguldak'ın yanı, karabük'e 90 km.

-bartın... başka otobüs yok değil mi?

-yok abla, bir bu var. pek giden olmadığından bartın arabalarımda hep yer olur.

-bartın... bartın... tamam. kaçta?

-20.30'da abla.

-tamam, yalnız benim kedim de var. otobüste boş yer varsa yanıma alsam olur mu?

-valla, yasak be abla.

-ama benim kedim çok uysaldır. yola da alışkındır zaten, sesini çıkarmaz. aşıları da tam.

-ben de çok severim abla kedileri. sen yine yap hazırlığını da eğer 3 5 yolcu olursa alırsın yanına, madem dediğin gibi sessiz. ama koltuklara zarar verirse almak zorundayım parasını. bileti ben sattığımdan benden keserler parasını, ben zor durumda kalırım. çünkü görüyorlar kimin sattığını, şoförleri de tanıyoruz.

-tabii, tabii. inşallah bir şey olmaz.

-abla adı ne kedinin?

-fayans.

-niye abla, beyaz mı kedin?

-evet, nereden bildin?

-fayans deyince ne bileyim, hep tuvalette olur ya beyaz, duvarda.

-evet evet, o yüzden zaten. ben onu bir arkadaşımla buldum sokakta. çok pisti, ağlıyordu. kafası motor yağı olmuştu. kediler yıkanmaz ama çok kötü durumda, öyle kalması ona da zarar... ne yapalım ne yapalım derken, dedik bari silelim, hem güvenini de kaybetmemiş oluruz. banyoya götürdük kediyi, ben tutuyorum arkadaşım da siliyor. ama görsen nasıl siliyor, sanırsın banyoyu ovuyor yani. ben de arkadaşa dedim, fayans değil bu kedi! dememle birlikte birbirimize bakıp adı fayans olsun bari dedik.

-ne güzel olmuş abla, bir canı kurtarmışsın sokaktan. hem adının hikayesi de var ne güzel. inşallah koltuklara zarar vermez, ikiniz de sağ salim gidersiniz bartın'a.

-inşallah.

-abla, güzel yerdir bartın.

-umarım güzel bir yerdir. ben bileti alayım.

-al abla biletin. akşam 20.30'da bartın'a. bak kedi için çok da söz veremiyorum sen yine hazırlığını bagajda gidecekmiş gibi yap.

-inşallah ayarlayabiliriz ya.

-inşallah abla inşallah.

-çok teşekkür ediyorum. hoşçakalın.

-sen de abla. sen de kedinle hoşçakal.

*kıssadan hisse: kimi insanlar kimi insanlardan, kimi kediler de kimi insanlardan daha güzeldir dostlarım. felis, kahve, sivok ve fayans siz hep güzel kalın.

2 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page