top of page
  • Yazarın fotoğrafıEsma Aydan Dikmen Aksoy

nara rüya


Bir odun parçasından bir gemi yapıyorlar matmazel. Bakınız bir geminin bir gemi oluşu sandığınız kadar kolay değildir. Hele bu gemi aslında hiçbir zaman gemi olamayacak bir gemiyse. Ne mi diyorum? Vitrinleri deniz, dantelleri dalga bilen bazı tatlı gemiler... Bir odun parçasını ellerine alıyorlar. Sabah altıdan akşam on bir buçuğa kadar onu yontuyorlar. Etrafa talaşlar saçılıyor. Talaşların yanında özlemler, hasretler, gurbetler... Oysa sadece talaşlar ev sahipliği yapabilir göz gibi yeşil çimene. Yani nafile bir bekleyiş olabilir bu güzelim duyguların kalıntılarıyla yeni mutlu çimen hücrelerine bir ev yapmayı ummak. Fakat canımızı neden sıkalım? İşte şurada bir yerde, huzur da olacaktı. Bir gemi bir gemi olana dek pek çok şeyi kırarlar matmazel. Önce bir ağaçtan bir dalı kırarlar. Ağaçlar dalların vatanıdır bilmez misiniz? Dallar bu yüzden hep biraz eğri, biraz kırgın dururlar. Size söylerler mi sanıyorsunuz, dallar oldum olası içlerine kapanıktırlar. Dalların içlerini görebilmek için, dalları da tam orta yerlerinden kırarlar. Artık nerelerine denk gelirse; kalp olur, göz olur, söz olur... Acımak yok. Sonra o dalları bir güzel yontarlar. Ta ki bir ağaç dalına bir ağaç dalı olduğunu ona unutturana dek. Ta ki bir ağaç dalından bir odun parçası yapana dek. Ta ki bir odun parçasına bir odun parçası olduğunu unutturana dek. Onca zımparadan ve zorluktan sonra, ben bir odun parçasıyım diyen bir gemi bulabilir misiniz? Bir gemi bir gemidir artık. Size bazı kilometreler anlatacağım. Orada insanların bedenleriyle yetinmeyip hayallerini de bombalıyorlar. Sonra insanların şevklerinden kanlı sular akıtıyorlar. Kimi kadınların kadınlıklarını kuru diyarlara gömüyorlar. Kimilerini siyahın hikayesine mahkum ediyorlar. Üzülüyor musunuz matmazel? Üzülmeyiniz. Bir gemi olmak isteyen bütün odun parçaları, önce ağaçlarından, sonra da dallarından ayrılır. İyi etlerin süte yatırılması gibi zımpara suyuna yatırılır. Hisleri yüzülür, lime lime edilir. Gemi olmak isteyen bütün odunlardan geriye bolca talaş ve keşke kalır. Bir gemi en sonunda yalnızca bir gemi olur. O gemi bir gün bir evin vitrinine kavuşur. O gemi ev sahibine hiçbir şeyini anlatmaz. Ben söyleyeyim, geminin uzun hikayesi var. Geminin tayfaları, hisleri, yolları, yorgunlukları, özlemleri, sevdaları, geminin kamaralarında sakladığı talaşları var. O talaşların arasında nar kokuları, o nar kokularının arasında bin bir gece masalları... Ve hepsinin ötesinde geçmişte kalmış bir ağacın yaprak hışırtıları var. Zaten bir gemi; ancak bu kadar badire atlattıktan sonra sizin vitrininize gelebilir. Çünkü vitrinler, dantellerin beyaz dalgalarıyla sakindir. Siz bunca bekleyiş boşa mı sanıyorsunuz matmazel?

1 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page