Beyim bakınız bu bir aydır. Kendisi sizin pencerenizden çıkıp bizim penceremize varmıştır. Sizinle bizim aramızda kilometreler vardır. Beyim o kilometrelerde nice hüzünler saklıdır.
Siz dilimizin uzak anlamına yerleşen yerlerdesiniz. Bulunduğunuz ülkede nice acılar saklıdır. Ay ki pek konuşmaz, biraz utangaçtır; fakat kendisi ölen çocukların yakınıdır. Annelerinin suskun dilini yıllardır anlamaktadır.
Sizin baktığınız gökte yıldız var mıdır? Bana bundan hiç bahsetmediniz. Yarım kalan saatleriniz yıldızlar mı saklar? Saat demişken beyim, geç kalışınız saati kurmamanızdan mı ileri gelir? Hani naif hislere rağmen bir işe yaramaz, hani donmuş bir yelkovan gibi öylesine...
Beyim saat bir'kırık. Siz derin uykudasınız. On beş kez uyansanız uykunuzdan, yirmi beş kez yine uyusanız, otuz beş saat çalışıp kırk beş saat ağlasanız, elli beş kez büyüseniz, altmış beş kez ölseniz, yetmiş beş kez aya bakıp seksen beş yıldız saysanız, doksan beş kez bir kediye ve bir kadına aşık (?) olsanız; yüz beşe varamazsınız. Siz iyisi mi saymaya beşten başlayınız.
Beş ay, on gün yalnızdınız.
Beş yıl, on ay yalnızsınız.
Ay yalnız ve siz yalnız. Üstelik de yıldızsız.
Bir ismin en güzeli ve aykedi baş başa vermiş sizi düşünürken, birileri gencecik yaşta ölüp giderken, hiç görmediğimiz insanlar geceyi çağırırken ve anneler bir kadın olarak susarken siz; on biri küs geçe çalışmaktasınız. Şiş ve güzel gözlerle son saate varmaktasınız. Uykunuzdan önce, hüznünüzden sonra...
Beyim söyleyiniz, siz hiç yorulmaz mısınız?
Bin saatin tik taklarında hiç bizi anmaz mısınız?
Kalbinizden daha açık pencerenizden bize gelen ay geçmektedir. İşte o ayın bir keresinde ortadan yarıldığını söylerler. İnanacak mısınız? Derler ki bir akrep dolanırmış gece hayallerinde. Şaşıracak mısınız? Bir kedi uyurmuş göğsümüzde, bin yıldız var göğümüzde, saracak mısınız? Yıldızlar da ayın kalp kırıklarıdır derler. Durup bir kere anlayacak mısınız?
Fakat size kızmak haddimiz değildir. Eğer yine gelirseniz p'yi dokuz kez sert yazınız. Ve belki gülmezsiniz fakat; zile bazınız.
Size anlatacaklarım bu gece bu kadarcıktır.
Beş on özlemdir, özeti bu uzun öykünün.
Yani üç beş hasret, bir iki de ayrılık...