top of page
  • Yazarın fotoğrafıEsma Aydan Dikmen Aksoy

dostum ürtiker


-benimle barışmalısın.

-gözden kaçırdığın bazı noktalar var.

-tam bir yıldır seni hiç terk etmedim.

işte böyle başladı benimle konuşmaya. önce ben de anlam veremedim. hatta korktum da.

-korkma, anla beni!

fakat kendisi buna pek aldırış etmedi ve benimle konuşmaya devam etti:

-hatırlıyor musun, sana gelmemden bir iki gün önce çok hastaydın. sesin bile çıkmıyordu. sen beni tanımıyordun tabii; ama ben seni tanıyordum taa o zaman bile. o kadar çok hastaydın ki şimdi hayatından sonsuza dek çıkmış olanlardan biri -çok şükür!- senin üzerine kireç dökmeyi teklif etmişti. korkunç espriler karşısında gülmeyi becerebilmeni oldum olası takdir etmişimdir. fakat üzülmüştün. hem de gerçekten! ertesi gün doktora gitmiştin birkaç ilaç yazmıştı sana. yalnız yaşıyordun ve git gide bir babaanneye benziyordun. evin her yerinden kedi tüyü ve ilaç çıkıyordu o günlerde. normal tabii, asla yadırgamıyorum. neyse sonra tıbba inandığın için kullanmıştın onları. turşu suyu içenlerden mi olsaydın acaba? gerçi bu evinizin ruhuna aykırıydı. her neyse işte o günün sabahında tanışmıştık seninle.

-benim içim heyecan ve sevinçle kaplıydı, sonunda hayatına girebilmiştim. sense korku ve tedirginlik içindeydin deli gibi kaşınıyordun. üstelik evden çıkman gerekiyordu, pek üzerimde durmadın. gün içinde aklını meşgul ettim biliyorum; ama elinden bir şey gelmiyordu. akşam olduğunda birkaç kişiye benden bahsettin. herkes panik oldu. bak bunu hala sindiremiyorum! ama buraya benimle barışabilmen için geldim. her neyse eczaneye gittin sonra, akşam da hastaneye. o tatlı uykunda neler düşündün kim bilir...

-sonraki karşılaşmamız 5 ile 7 gün sonraydı. adetin olmadığı halde ilaçlarını yarım bırakmıştın. ben de bunun üzerine bir sürpriz yapmıştım sana. sürprizleri severim. tabii sen de anlayacaktın bu huyumu zamanla. insan tanıdıkça var oluyor. sonrası yine tatlı bir uyku.

-şimdi düşünüyorum da, sana sevdiğin bir şeyle gelmem seni mutlu etmeliydi. deliksiz, uzun ve güzel bir uyku! insan başka ne ister... bir sonraki karşılaşmamızda ben değil kardeşim gelmişti sana. biraz erken davrandığını kabul etmeliyim, bana danıştığını hatırlamıyorum. ama belki de beni bu kadar heyecanlandıran kişi kim diye merak etmiştir olamaz mı? her neyse dudağın şişince ne korkmuştun ama! komik de görünüyordun. yani sana küçükken dudağın yamuk diyenler o halini görse ne yapardı acaba? uçuk kremi falan sürmüştün alışık olmayınca, kardeşim de korkup çenene saklanmıştı. bu sefer de çenen şişmesin mi? minicik şehrindeki en yakın arkadaşın sana eşlik etmişti de hastaneye gitmiştiniz. kendi ilacını kendin yazmıştın -bu huyunu annenden mi yoksa babandan mı aldın diye hala düşünüyorum-.

-şimdi anlatınca hepsi oldukça komik geliyor. hani derler ya "sonra bunları gülerek anlatırız, bir zaman gelir bunlardan bahsederken güleriz" haklılar sanırım. sonraki karşılaşmamız ne zamandı inan ben de hatırlamıyorum. gelinliğini denerken koluna girmiştim, çarşıdayken bacağından tutmuştum. yani o bacak olayı için özür dilerim. üçüz beşiz gelmem pek uygun değildi biliyorum. ama o hengamede ben de ne yapacağımı şaşırmış olamaz mıyım allah aşkına?

-evlendikten iki gün sonra hayırlı olsuna gelmiştim. ama yeni evliler çok rahatsız edilmez diye uzun süre kalmamıştım. bu arada o sürdüğün pis kokulu krem de çok zor çıkıyor üzerimden. ben sana güzelce hazırlanıp yıkanıp falan geliyorum, yaptığın ayıp. e ama ne yapacaksın, iş bilmez doktorlara gidip durdun. hoş hiçbiri sizin evdekiler gibi değil ya, ona bak sen. neyse, konumuz bu değil. kıbrıs'a gittiğinde de bırakmadım peşini. e ben de sayende oraları görmüş oldum fena mı? eşinle de iyi anlaştım hani. gerçi biraz emrivaki oldu ya, ne yapalım. uçakta da eşlik ettim sana. bu sefer uykun biraz gecikti ama olsun.

-sonra o aralardı herhalde ilaca başlattılar seni. sen de seni terk edeceğimi sandın. bak bunu da hazmedemiyorum. ben seni niye terk edeyim? 6 aylık bir ilişkimiz vardı o zaman, yeni sayılırdık ama hemen pes etsek hangi ilişki 8 yıl sürer? ilişkiye emek vereceksin. sabah akşam ilaç içtin de yine de gitmedim yanından. eh ara sıra unutmaların da beni özlediğinden olsa gerek.

-kardeşim de daha cesur olmuştu o sıra. yaza doğruydu, uyandığında dudağın şişmişti. eskisinden de beterdi, yamandır benim kardeşim. acilen acile gitmeyi alışkanlık haline getirmiştin zaten o sıra. sonraki gelişinde nefes alamıyorum sanmıştın. e az daha geç kalsan alamayacaktın da zaten. yaman diyorum da nerede duracağını bilmiyor. bu olay üzerine şiddetli bir kavga ettik seninle 2 ay yanına yörene uğramadım.

-benim için zordu elbette. sense ilaçlarına bağlanmıştın. yaslı günler de geride kalmıştı. gerçi bir iki ay sonra daha beter başladı ya neyse. bir gün yine boğazına hakim olamadın, ben de sana gelmeye yer arıyordum zaten koştum geldim! kardeşim de peşime takılmış, vallahi haberim yok! o sabah uyandığında yutkunamıyordun. üstelik acile kendin gitmeye alıştığından az daha park yeri bulacağım derken ölüyordun! ben de çok korktum. ne sesin senin sesindi ne de harflerin. eve geldiğinde uzun bir uykuya daldın. hiç rahatsız etmedim seni.

-sonra ara ara yokladım seni yine. bir gün koluna geldim, bir gün bacağına. bak işte bugün yine buradayım, dizinin dibinde. her gelişimde uyku getirirdim, bugünlük öykü getiriyorum sana. hem derdimi anlatmış olurum, fena mı? zaten daha dün benden bahsettin, kaç gündür de bekliyordun. ya kardeşim ya ben. ama itiraf et bana daha çok sevindin. bence kardeşim biraz fazla fevri. bugüne kadar toplam 5 kere görüştünüz ki 4'ünü yukarıda anlattım, hepsinde de fazlaca ürküttü seni. ama ben, ben öyle miyim. alıştın bana, artık hemen tanıyorsun. huylarımı da biliyorsun. hoş geldim.

-barışalım diye geldim bugün sana. gözünü aç diye geldim. tam bir yıldır seninleyim ve kimi dostlarından -dost sandıklarından- daha çok yanında oldum bugüne dek. ne zaman üzüldün, kırıldın; yanındaydım, ne zaman aşırı bir stresin vardı, yanındaydım; ne zaman bilmeden bir zarar verecek oldun kendine, yanındayım. kah uyardım, kah kızdırdım seni ama hepsini seni sevdiğim için yaptım. elimi üzerinden hiç çekmedim. her zaman senin kötü gün dostun oldum. hani bazen insanlara anlatıyorsun neler yaşadığını da, onlar ya "ben demiştim" ya da "elimden bir şey gelmez, biliyorsun değil mi?" diyor ya sana; ben hiç onlar gibi olmadım. misafirliğe gelen kibar insanlar gibi çay şeker değilse de uyku getirdim sana yanımda. genel kültürünü de geliştirdim sayılır. ben olmasam ne bilecektin h1 h2 tip antihistaminiklerini? ben olmasam asla öğrenemezdin sen prednolle dekortun arasındaki yedi farkı! yani başına kakmak gibi olmasın ama, az kadir kıymet bil sen de.

-tamam, birkaç kilo fazlan olmuş olabilir, avil iğne ile gelince canını yakıyor da olabilir; ama bak bakalım benden sadık dostun var mı? kim sen dilekçelerin başına oturduğunda dizinin dibinde seni bekliyor? kim sana sürprizler yapıp bir ordan bir burdan çıkıyor? kim sana renk veriyor söyle bakalım! hani renklerin gücüne inanırdın? al sana kırmızı, kabarık, kaşınan, kaşındıkça büyüyen, büyüdükçe kızaran bir hediye! ben, dostun ürtiker; senin için geldim bugün. bu zor gününde sana destek olabilmek için. ve de söyleyemediğin bazı şeyler olduğunu bildiğimden.

-bu arada sevmediğin insanlara da uğramak konusunda kararsızım. beni ikna etmeye çalıştığını biliyorum; ama bu zorunluluktan yapılacak bir şey değil. ben içini biliyorum senin. derinin üstünü, altını, kanını, hormonlarını... annenden başka kim tanıyabilir seni böyle? yani annenden geldiğim belki bu noktada kabul edilebilir. ama söyle, bu gece ben olmasaydım ne yazacaktın?

-hadi, bir kez olsun korkma da barışalım. çünkü ben, ben hangi şehirde ve ne durumda olduğunu sana sormadan bilen, seni soğuk odalarda hep sıcak tutan, sana asla eli boş gelmeyen, ben, dostun ürtiker; inan, sana seni sevdiğimden geliyorum.

9 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page