bütün leylekler kış olmayan bir yere göçtüler.
göçsünler.
hepsi arkasında
kocaman bir yuva bıraktı.
çalı çırpı, dal parçası...
bir gidenin ardında kalan ne varsa.
ağaçların üstünde,
direklerin üstünde,
duvarların üstünde.
biri hariç.
nedendir bilinmez,
o bir hapishane direğine yapmıştı yuvasını.
çok şiddetli bir yağmurda,
bu yağmurlardan çok önceki bir yağmurda,
yuvası darmadağın olmuştu.
kimseye de söyleyemedi derdini.
ne misafir oldu başkasına
ne yeni bir yuva yaptı kendisine.
istese yapabilir miydi,
yapabilirdi elbet.
istese, kalırdı da.
ama o, bu yaz
hepsinden erken göçtü
kış olmayan bir yere.
arkasında bir yuva bırakamadığı için,
yuvasında kiracı
başka kuşlar da olmadı.
zaten diğer kuşları da göçtü hapishanenin;
ötücü kuşları ve gerçek kuşları.
ama bu, bambaşka bir hikaye
ve her hikaye yalnız kendisini anlatmalı.
şimdi bir biz kaldık bu hapishanede,
bir de bizim diğer yarımız.
ama alışmıştık leyleklere, yalan yok.
ondandır hala arar gözümüz.
onları göremeyince bir üzülürüz,
yuvalarında başka kuşlar görünce iki.
ama kış elbet, kış olmayan yerde güzeldir.
rüzgar, üşütmeyen ama serinleten o yerde.
iyi ama hangi leylek,
gerçekten ait o kış olmayan yere?
hangi leylek bir daha bize göçecek?
onca mevsim, onca yol
ve onca başka şeyden sonra?
bir kere daha gelse bir gün,
artık leylekler hangi mevsimde göçerse
yazın güzel olduğu o yere,
onca mevsim, onca yol
ve onca başka şeyden sonra,
görecek:
yuvasında başka kuşlar,
biz o kuşlarla da mutlu.
![](https://static.wixstatic.com/media/2ea4bc_5490000d14304c29bf17cc2b2e176dc3~mv2.jpg/v1/fill/w_147,h_97,al_c,q_80,usm_0.66_1.00_0.01,blur_2,enc_auto/2ea4bc_5490000d14304c29bf17cc2b2e176dc3~mv2.jpg)