top of page
  • Yazarın fotoğrafıEsma Aydan Dikmen Aksoy

rüyalar ya da sürecin onuncu öyküsü


Rüyalarınızda ne görüyorsunuz?

Mesela ben hapishane.

Bir keresinde Antalya Hapishanesi'nde karanlıklar içinde kaldım. Elimde telefonumla girmişim, tedirgin oldum. Bunu gören kamera var mı diye etrafa bakındım. Okuldan bir arkadaşı da ziyaret edecekmişim, soyadını başka bir arkadaştan öğrendim. Görmediğim bir adama kimliğimi uzattım. Meğer orası daha giriş kapısıymış, telefonumla girmemde bir sorun yokmuş.

İnsan kabuslarını kime anlatır?

İçinde yaşadığı hayatı rüyasında görse, o da kabus sayılır mı?

Bir keresinde ben şehir dışındayken eşimin koğuşunu değiştirmişler. Tek başına yeni bir koğuşa girmiş. Koğuş boş, bu ne demek siz belki bilmezsiniz. Yani içinde eşya yok. Tüh, diyorum; eski odasına her şeyi almıştık.

Uyanınca nereye gidiyorsunuz?

Mesela ben hapishaneye.

Bir keresinde eşimi Isparta Hapishanesi'ne nakletmişler; uzun uzun yollardan gidiyor, turnikelerden geçiyoruz. Acelemiz de var hani, bir şeyleri de unutmuşuz. Aslında biz görüşe geç kalmışız.

Yarın görüş var. Her Salı görüş var.

Sıklıkla kapalı, telefondan konuşuyoruz.

Çok keresinde yanıma gelmiş. Ama geri gidecek. Meğer izinli çıkmış hapishaneden.

*

Şimdi yine uyu lütfen...

80 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page