top of page
  • Yazarın fotoğrafıEsma Aydan Dikmen Aksoy

saat kuşunun öyküsü


Emeklilik güzel şey. İstediğin saatte uyuyup istediğin saatte uyanmak ve yapacağın şeyleri sadece sen öyle istediğin için yapmak yani. Ya da duyguları olduğu gibi yaşayabilmek.

Eskiden, yani çalışırken, böyle değildi. Bir kere istisnasız her sabah erken kalkmam gerekirdi. Herkes uyurken ben uyanırdım ve herkes yeniden uyuduğunda, ben hala uyanık. Hem sonra her gün, her saat aynı şeyleri söylemek: Günaydın efendim, şimdi öğle yemeği vakti efendim, saat 6 oldu efendim, iyi geceler efendim...

Bir de o meraklı çocuklar, oysa hayat yeterince zor. Sürekli açılıp kapanan kapılar... Ne zaman bir işe başlayacak olsan onu bölen asıl işin sesi. Üstelik hiçbirini tercih etmediğim halde, yalnızca bu evde doğduğum için. Ve o arada çocuklar işte. Nasıl girdiğine, nasıl çıktığına, nasıl öttüğüne bakan ve her saat bu yaygarayı yeniden koparan, kuş ya da akrep-yelkovan olmayan diğer şeyler.

Hem her daim bir gürültü. O tik taklar, o gong sesleri. Bir zamanın akışına istesen de istemesen de kapılmak.

Oysa şimdi iyi böylesi. O yüzden hiç üzülmedim evimin olduğu saat bir gün aniden durduğunda. Ev halkı da üzülmemiş olmalı ki, kimse saati tamire götürmedi. O zamandan beri duvarda asılı duruyor; sessiz, dingin ve uslu. Bu yüzden olmalı hiçbir çocuk da evime yanaşmıyor. Ama dedim ya, emeklilik güzel şey. Hatta bence şimdi hayatı elime almanın vakti. Yani kapıları yalnız dilediğim zaman açmak, kimseye hesap vermemek ve yalnız öyle istediğim için görünür olmak.

Belki yakında göç ederim. Başka evler, başka saatler görürüm. Gerçek kuşlarla tanışır, en sonunda bir aile kurarım; neden olmasın.

Artık hepsi mümkün; çünkü artık gün benim.

*bu fotoğraf Şeyma Başaran'a aittir.

29 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page