top of page
  • Yazarın fotoğrafıEsma Aydan Dikmen Aksoy

iki kere hayat ya da sürecin on yedinci öyküsü


ona kuşların ötüşünü anlat, belki onun odasından geçmiyordur senin duyduğun kuşlar. havada nasıl süzüldüklerini ve bir ağacın dalına nasıl konduklarını... bir kedinin içlerinden bir tanesine nasıl baktığını ve nasıl onu tam da yakalayacakken öyle yarım kaldığını... kuşun arkasında kalan boşluğun, biraz korku biraz da cesaretle dolduğunu...

ona suyu anlat. deniz buldunsa deniz, bir göl buldunsa göl. donmuş bir nehirse, sen anlat bırak donmuş olsun o nehir. belki hayaller kırıyordur buzları, belki hayaller iyileştiriyordur bizleri. hem su gibi aziz olur o zaman belki sevginiz. üstelik, suyun hikayesi bol.

gölse bulduğun, hem de benim gölümse, ona sakarmekeleri anlat. sen hiç sakarmeke gördün mü? ben daha dün fark ettim, gözlerinin arasındaki beyazlığın tüy değil de garip bir deri parçası olduğunu. bazen insan bilemiyor kimi basit şeyleri, bazen insan baksa da görmüyor.

belki genişler odaları o zaman. içine biraz su, biraz kedi ve kuşlar da dahil olunca. bir akvaryum gibi; yosunlar, balıklar ve su olunca boş bir camdan çok daha fazlası olan...

iki kere hayat, bugün sana düşen: iki gözle daha göreceksin dünyayı, iki kulakla daha duyacaksın. koşman için dört ayak, onu daha sıkı sarabilmen için dört el. deyimler yalan söylemez arkadaşım; dört elle sarılmak, yalan değil.

ve biz, dört elli, dört ayaklı, dört kulaklı, dört gözlü, tam kırk parmaklı insanlar ordusuyuz bugün. dıştan bakınca görünmüyor hiçbiri. yalnızca bir ayna, gösterir sana kendini ve ancak bir ayna, bir salonu genişleten. dar odaların ihtiyacı, karşı duvardan sana kendini yansıtan.

anlatılacak ne çok şey var, sen anlatmak istesen. gökyüzünün turunculuğu kar yağarken, yere ilk cemrenin düşüşü, havanın birden ısınışı, yine de kar beklemek var gücüyle ışıldayan güneşe rağmen, yani her şeye hazırlıklı olmak ve kötüsünü düşünmek her güzel gelişmenin.

o da sana anlatsın, odanın karanlığını nasıl dağıttığını yıldızlarla. (yıldız görünür mü ki pencereden bakınca?) yatağının duvara mı pencereye mi baktığını hiç olmazsa... bir ağaç görmeyeli ne kadar da çok olduğunu... betonda hiçbir çiçeğin yetişmediğini; ama içindeki çiçeklerin haftanın belli günlerinde açtığını, onlara dokunamasa da...

sen de nergis kokusunu anlatırsın o zaman, sakarya caddesinin nasıl da renklendiğini her gün. şimdi tam mevsimi nergisin. orkidelerin çiçek açtığını, orkidelerin bataklıkta yetiştiğini ve aslında mavi orkide diye bir şey olmadığını...

süre yetmez, bunca şey konuşsanız. arkası yarınlara kalan yarım hikayeler hepimizin. dört kol, dört ayak, dört göz ve dört kulak; ama yarım hikayeler (çünkü hiçbir şey dört dörtlük değil)...

kediler yavrulamaya başlayacak yakında. ağaçlar yeniden çiçek açacak. ben saydım, bu üçüncü bahar. ama bak, hiç yılmıyor ağaçlar. kırılan dallar dahi olsa, bir sonraki bahar yeni sürgünler doğuyor. sonra bayramlar çocuklara, gençlere; sonra can erikleri... sen tabii, iki kere ısıracaksın her birini. altmış dört kere yüzün buruşacak. daha çok tuz, ekşiyi güzel kılan. alıçları boynuna takan minikler var mı hala? (ben tadını bilmem alıçların -onu da bana anlatırsın-). ardından, yapraklarla örtünecek dallar; görünen, görünmez olacak. sonrası şeftaliler, kayısılar, kavunlar ve karpuzlar... ah, belki de yan yana, elbet bir gün ya da belki hep birlikte (nasıl olsa tanıyor artık herkes herkesi).

dört elli, dört ayaklı, dört kulaklı, dört gözlü insanlar ordusu... içeride biz, dışarıda biz/içeride onlar, dışarıda onlar. herkes, en az iki kere hapis. herkes, en az iki kere yorgun. herkes, en az iki kere, her neyse o işte. iki kere hayat bugün sana düşen ve benim de seninle paylaştığım. belki çok acı, çok hasret, belki kırgınlık ve yorgunluk türlü türlü. ama yok mu şu kuşların ötüşü, yok mu şu durgun sular ve ne yapacağı hiç belli olmayan o rüzgar...

insan konuşmadan duramıyor tüm bunları görünce.

177 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Zamanla

Esma Aydan Dikmen Aksoy
 

Bir gece olur yazarım, bir gündüz olur okurum. Bazen bir renk olurum, bazen bir kedi. Biraz kurmalı saat de, en çok kına kokusu...

 

aa1ada05-ffef-4fcf-b863-52a4d56510f4.jpg
bottom of page