top of page
  • Yazarın fotoğrafıEsma Aydan Dikmen Aksoy

fevgo


ateşin elimi yakmadığını bilerek; ama artık elimi ateşe sokmayarak,

yorgun vücudumun tepkilerini dinleyerek; onun sınırlarının benimkinden daha katı ve belki de daha doğru olduğunu anlayarak,

biraz büyüyerek ve biraz da büyüterek içimdeki çocuğu; ama hiçbir şey için aşırıya kaçmamam gerektiğini ve her şeyin kendine has bir akışı olduğunu kavrayarak, üstelik artık bu durumla mücadele etmeyerek;

yine de bilerek bir kuyruklu yıldızı izlemenin bazen akıp giden hayatı izlemekten daha güzel olduğunu; ama yıldızlı sıradan bir geceyi de güzelliğini takdir edecek kadar severek;

kimi hataları yenileyerek, yer yer yeniden başlayarak ve belki aynı yerde aynı kişiye defalarca yenilerek;

şehirleri o şehirdeyken özleyerek ve ani ayrılıkların mümkün olduğunu olgunlukla kavrayarak;

neye ihtiyacım olduğunu bilerek, kendimi herkesten çok severek; yine de bazen izin vererek bana gelenlerin beni acıtmasına,

gözle görünür yaraların sahibi olarak ve farkında olarak kimi yaraların gözle görünmeyen izler bırakıp bir de insanın canını neşterden dahi daha çok acıttığının, hem de doğduğum günden bu yana beni öldürecek hançeri kalbime yakın bir yerde taşıyarak artık durmak istediğim bir zamanda çıkarabilmek üzere,

kendimi en baştan öğrenerek, hayatın kırılganlığını 206 kez keşfederek,

ama güzel anların vararak tadına, hala kanarak ayın ışığına; yani yaşamı ve yaşamayı da severek, ölü ve ölümlere yaslar tutarak,

bazen heba bazense ziyan olarak, dönüp dönüp -artık her gece değilse de kimi gecelerde- ısrarla yalnızlıklara vararak; ama koyulacaksa sonsuzluğa nokta, bunu da kendim yaparak;

kendime yeni bir ev kuruyorum.

bu evin temeline senin benim için tuğla tuğla ördüğün, dışını aydan parlak bir beyaza boyadığın, istersem herkese gösterebileceğim; ama uzun yıllar yalnız kendime sakladığım o evin bazı anılarını -birkaç da tuğlasını- götürüyorum. ve ayrıca benim sana verdiğim, içini en güzel kelimelerle ince ince döşediğim, istesen de kimseye gösteremeyeceğin; ama odalarını, kuytularını herkesten iyi bildiğin o evin anılarını da yine sana göstermeden senden alıp yeni evimin çimentosuna karıyorum. yan evde vanilyalı bir kek pişse ben salkım söğüt altında otururken, kokusu burnuma geldiğinde bunu anılardan biliyorum. son olarak; yalnızca kendimin bildiği, kimseye göstermediğim, kapısı ağır, havası basık yanımın artık dökülmekten usanmış duvarlarından da birkaç parçayı yanıma alıyorum.

ama beni affet, bu evde sana yeni bir oda, bir çekmece, bir yatak veremiyorum. yine de yolu bir şekilde bulacağını, sana ihtiyacım olduğunda sanki bunu hissetmiş gibi bahçemin kapısından, senin için ördüğüm duvarları aşarak gireceğini; ama hiçbir zaman o duvarlara çarpmadan vakti gelince arkana hiç bakmadan o kapıdan çıkıp gideceğini ve sana hatrıyla bizi birbirimize bağlayacak bir kahve yapmadım ve serip de ipek bir yorganı ayaklarımızın ucuna, yanında yatmadım diye bana kızmayacağını biliyorum.

bunları kabullenmek, bir evi en baştan inşa etmek ve ayıklamak onca eski eşya arasından kendine lazım olanı, bir de yenisini almak bazılarının, inan kolay değil. yine de sana ait ne varsa -birkaç tuğla ve hatıradan başka- eski evimde bırakıyorum -gerçi istediğimde ya da kendimden habersiz kendimin seçtiği herhangi bir gecede, tanımlanamayan ama aramızda durup duran o maddeden aldığım cesaretle; hepsini bir anda yeniden bulacağım ve belki bir gece aniden eski evime taşınacağım da beni tanırsın ki "izahtan vareste."-

böylelikle bugün, onca aydan ve yıldan sonra, sana senin şarkınla ama kendi dilimde veda ediyorum:

"gidiyorum gidiyorum, her gün gidiyorum

metre metre, daha da uzağa gidiyorum gidiyorum, onlarca yıl gidiyorum kalbimin daha da yakınına"

çünkü:

"gözlerime bir ışık atıyorum

ve kendime soruyorum ama kendim artık bölünmüş, dünyayı ayırmış… yanlışlıkla."

*

sana seni anlayarak ama tüm bunları hiç de anlamlı bulmayarak kendi dilimde sesleniyorum:

"Φεύγω, φεύγω, κάθε μέρα φεύγω

μέτρο μέτρο, όλο πιο μακριά φεύγω, φεύγω, τόσα χρόνια φεύγω, στη καρδιά μου όλο πιο κοντά."

çünkü: "Ρίχνω στα μάτια μου ένα φως και κάνω ανάκριση μονάχος, ο χωρισμένος μου εαυτός είναι που χώρισε το κόσμο από λάθος." **





** fevgo/φεύγω-Orfeas Peridis

not: şarkının türkçe çevirisi https://eksisozluk.com/fevgo--597522?p=5 adresinden alınmıştır.

79 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page