top of page
  • Yazarın fotoğrafıEsma Aydan Dikmen Aksoy

o nehrin kenarı

gündüz geldik, nehrin kenarına oturduk. korktuk, birbirimize bir şey demedik. az ileride bir köprü vardı üzerinde iki karakol; o tarafa pek bakmadık.


sonra kalktık, nehir boyu yürüdük. derin ve sığ yerleri gözlerimizle ölçtük. ortada bir toprak parçası vardı, daha bakarken yorulup orada dinlendik.


hemen arkamızda bir orman vardı, bu ülkeyi düşündük. her şey böyle iç içe ve karmaşık mı? diye birbirimize sorduk. sorumuza en başta biz güldük: öyle olmasa, ah öyle olmasa neden bir nehir kenarından karşı kıyıya bakalım?


sonra hava biraz kararınca, bir rüzgar aklımızdaki şüpheleri önümüze uçurunca, arkadaki ormana sığındık. ağaçların ne kocaman gövdeleri vardı, şaştık. kimisi de kesilmiş, işte öyle yarım duruyor. birbirimize söylemedik, birbirimizle tamamlandık.


en sonunda güneş daha fazla dayanamayıp gidince, gökyüzü de buna bozulup renkten renge girince ve yıldızlı bir yorgan her şeyin üstünü örtünce, saklandığımız yerden çıktık. nehrin sığ yanına yanaştık. kimliklerimiz ve kıyafetlerimizden sıyrıldık. karakollardan yüz çevirdik, bir adımda suya girdik.


önce biraz üşüdük. sonra çokça yorulduk. böyle yakın görünürken bizden giderek uzaklaşan karşı kıyıya kırıldık. bir yardım eli umarken ışıklardan ve insanlardan kaçtık. derdimizi birkaç balığa anlattık. böyle sığ nehir, böyle yakın kıyı, karşıdaki özgürlük; söyle balık bir anda nasıl kaybolur? dost olmayan rüzgar; suyu nasıl köpürtür, aniden soğutur? sınırları çizen o nehirde tüm o ümitvar toprak parçaları birden nasıl kaybolur? bilemedik.


yıldızlı yorganı, üzerimize çektik.




93 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page